Basın İş Kanunu Çalıştayı Sona Erdi
Ankara’da düzenlenen Basın İş Kanunu Çalıştayı’na katılan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Basın Kanunu’na almadan çalıştırmanın ötesinde sigortasız, kayıt dışı çalıştırılan basın emekçileri olduğunu Söyledi.
Ankara’da düzenlenen Basın İş Kanunu Çalıştayı’na katılan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Basın Kanunu’na almadan çalıştırmanın ötesinde sigortasız, kayıt dışı çalıştırılan basın emekçileri olduğunu belirterek, “Katılımcıların, uzmanların görüşleri alınacak, daha sonra çalışmalar devam edecek. Bunun neticesinde ortaya çıkan taslağı ele alacağız ve Meclis’in gündemine taşıyacağız” dedi.
Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından Bera Otel’de düzenlenen Basın İş Kanunu Çalıştayı’na Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, BYEGM Genel Müdürü Murat Karakaya, Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı, Medya İhtisas Gazetecileri Federasyonu Genel Başkanı Kenan Macit, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Muhabirleri Derneği Başkan Vekili İbrahim Gürkan Sarı, Güneydoğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Talat Akay, Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkanı Nazmi Bilgin, Gazeteciler Konfederasyonu Koordinatörü ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) Başkanı Rıza Özel, Gazeteciler Konfederasyonu Denetleme Kurulu Üyesi Sinan Tunç, Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) Temsilcisi Murat Şahin, Türkiye Haber Kameramanları Derneği Başkan Yardımcısı İsmail Oğraş ile sivil toplum kuruluşları, medya temsilcileri, akademisyenler, bürokratlar ve basın mensupları katıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada kısa bir süre önce Başbakanlık’ta medya sektörünün temsilcileriyle bir araya geldiğini hatırlatan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bunun hem bir tanışma hem de sektörün temel meselelerinin başlıklar düzeyinde ele alındığı bir istişare ve diyalog toplantısı olduğunu belirtti. Yapılan toplantıyı verimli ve ufuk açıcı olarak niteleyen Akdoğan, ilerleyen süreçte istişare toplantılarını sürdürmeye devam edeceğini belirtti. Sektörün sorunlarını doğrudan sivil toplum kuruluşları ve medya temsilcilerinden alma fırsatı bulduğunu hatırlatan Akdoğan, “Aslında yapılan bu toplantı o gün yaptığımız toplantının semerelerinden, sonuçlarından bir tanesi” dedi.
“Üç halkadan oluşan çalıştay zincirinin ilk halkasını bugün Ankara’da yapıyoruz” diyen Akdoğan, önümüzdeki aylarda Erzurum ve İstanbul’da yapılacak çalıştaylarda medya sektöründeki meselelerin ele alınması için önemli bir fırsat olduğunu kaydetti. Bu konuda bugüne kadar konuşan, fikir beyan eden kim varsa hepsini dinlemeye hazır olduklarını anlatan Akdoğan, şöyle devam etti:
“Daha önce farklı partilerin verdiği teklifler olabilir, AK Parti, MHP, CHP, HDP fark etmez. Sanıyorum Oktay Ekşi’nin öyle bir teklifi vardı, arkadaşlarımıza talimat verdim. Bu konuda kim ne öneriyorsa bunları alacaksınız ve inceleyeceksiniz. Bugünkü toplantı aslında biraz daha teknik düzeyde bir toplantı. Özellikle ben katılmayayım herkes çok rahat konuşsun, tartışsın diye düşünüyordum ama basın emekçilerinin meselesi olmasına rağmen basın bakan düzeyinde katılım olmadan pek ilgi göstermez diye basının meselelerini basının ilgisine sunmak için önce biz bir katılalım, konuşalım, basın emekçileri belki patronları göndermez, bakan geldi diye gelip kayıt yapsınlar istedik.”
“HIZLI TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN KABUK DEĞİŞTİRMESİNE SEBEP OLUYOR”
Akdoğan, bilgi ve iletişim sektöründe baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı bir dönemde olunduğunu belirtti. Medya sektörünün aslında tüm alanlarıyla hızlı bir değişimden geçtiğini vurgulayan Akdoğan, klasik medya araçlarının yanına yenilerinin eklendiğini, hızlı teknolojik dönüşümün ise sektörün kabuk değiştirmesini sağladığını dile getirdi. Akdoğan, şöyle devam etti:
“Yeni medya ortamında iletişim, yayıncılık, bilişim hizmetlerini sağlayan sektörlerin sınırları bulanıklaşıyor ve iç içe geçiyor. Dün gazetecinin en temel araçları daktiloydu, fotoğraf makinasıydı, matbaa ve kağıttı. Bugün saymakla bitiremeyeceğimiz yeni yeni araçlarla karşı karşıyayız. Daha önce muhabir, fotomuhabiri, musahhih, mizanpajcı, matbaacı ustası, yayın yönetmeni gibi unvanlar vardı. Şimdi bunlara çok yeni bir takım unvanlar da eklendi. Elektronik ve bilgisayar mühendisleri doğrudan sektörün bir parçası haline geldi. İş kolları ve unvanları çeşitleniyor ama gazeteciliğin biraz daha belki teknoloji yoğun bir mesleğe dönüşmesi sebebiyle istihdam alanında da bir takım daralmalar da yaşanabiliyor. Bizim yapacağımız bu değişime direnmek değil elbette bu değişimi kavramak ve en yararlı şekilde mesleğimize, yaşamlarımıza aktarmaktır. Bizim burada bulunma nedenimiz budur. Yeni medya ortamında hızlı bir değişim yaşanırken ve bu değişimden hayatlarımız, mesleğimiz olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkilenirken kenarda durup izleyemeyiz.”
“GAZETECİ HEM FİKİR HEM BEDEN İŞÇİSİDİR”
Gazetecilik mesleğinin zaten doğası gereği zor bir meslek olduğunu belirten Akdoğan, “Gazeteci hem bedenen işçilik yapar hem yoğun bir zihinsel faaliyet yürütür. Karda kışta, sıcakta, tehlike altında kan ter içinde haberin peşinde koşar. Yani bir taraftan zihinsel bir faaliyet yürütür, bir taraftan bedensel bir faaliyet yürütür. Bu bakımdan hem fikir hem beden işçisidir. İşvereninden en alt kademede çalışan arkadaşlarımıza kadar bu sektörde çalışanların büyük zorluk ve fedakarlıklarla işlerini yaptıklarını biliyorum. Hepimiz biliyoruz. Başta ekonomik olmak üzere birçok sorunla mücadele eden gazetecinin işini hakkıyla yapabilmesini nasıl sağlayabiliriz, bunu nasıl geliştirebiliriz. Bu çok boyutlu iyileştirmeler olması gereken bir konu. Kaderi patronun sadece iki dudağı arasında olan, her an işten çıkarılma korkusu olan bir gazeteci bu işin hakkını layıkıyla verebilir mi? Kıdem ve tecrübe gibi bu mesleğin yasladığı iki önemli özelliğin ucuz iş gücüne kurban edildiği bir ortamda gazeteci yarına güvenle bakabilir mi? Bazı meslekler doğası gereği esnek bir mesai gerektirir. Ancak gece geç saatlere kadar mesaide kalan, haftada ancak 1 gün izin yapabilen veya yapamayan, bayramda, tatilde çalışmak zorunda kalan bir gazeteciyi normal bir çalışan olarak görebilir miyiz? İşten çıkarıldıktan sonra bile hakkı olan tazminatı ancak aylarca süren mahkemeler sonucunda alabilen bir gazetecinin iş güvencesinden söz edilebilir mi?” ifadelerini kullandı.
“HÜKÜMET OLARAK SORUMLULUĞUMUZUN FARKINDAYIZ”
Akdoğan, gazetecilerin her gün yalnızca birkaçını sıralayabildiği bazı sorunlarla yüzleşerek iş yapmaya çalıştıklarına dikkat çekti. Bu durumu düzeltmek için herkese büyük sorumluluklar düştüğünü belirten Akdoğan, “Biz hükümet olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Bugüne kadar medya sektörünü daha sağlıklı bir yapıya kavuşturmak için çeşitli adımlar attık. Bugün ise hem çalışanı hem de işvereni yakından ilgilendiren bir çalışmanın ilk adımlarını böylece atmış oluyoruz. Sizlerin de bildiği gibi ülkemizde olan iş mevzuatı gazeteciye özel bir önem veriyor. Gazeteci ile işveren arasındaki hukuki ilişki İş Kanunu dışında 5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’la düzenleniyor. Yani İş Kanunu ve Basın İş Kanunu. 1953 yılından beri bu kanun yürürlükte. Zaman zaman tadil edilmiş. Bugün geldiğimiz noktada ihtiyaçları karşılamadığı yönünde çok yoğun bir tartışma var. Bugün gazetecilik tanımından mali ve özlük haklara kadar birçok konuda gazetecilerin ve basın çalışanlarının çalışma hayatlarına ilişkin yasal mevzuatın yeniden ele alınması gerekiyor. Medya sektörüyle hangi çalışmayı yapmamız gerekiyorsa bunu yine sektörün emekçileriyle, temsilcileriyle yapmak istiyoruz. Kapalı kapılar ardında bürokratik yaklaşımlar yerine sizlerin katkıları ve işbirliğiyle sektörün sorunlarına çözüm bulmaya çalışacağız. Gazeteciliğin tanımı, mali ve özlük haklar, medya veri tabanı, internet gazeteciliği, yeni medya, basın iş sözleşmesi, kıdem tazminatı, İş Kanunu ve Basın İş Kanunu’nun karşılaştırılması, bildirimlerin tek bir kurumda toplanması, abonelik sistemi, gazetecilerin basın sektörü dışında başka işlerde çalışması, basın kartları, iş güvenliği, sendikalaşmanın önündeki engeller gibi bazı konular çalıştayda tüm boyutlarıyla masaya yatırılacak” açıklamasında bulundu.
“KAYITDIŞI ÇALIŞTIRILAN BASIN EMEKÇİLERİ VAR”
Çalıştayda sadece çalışanların karşı karşıya kaldığı sorunlara çözüm aramayacaklarını anlatan Akdoğan, şunları kaydetti:
“Bununla birlikte işverenlerin de yasadan kaynaklanan sorunlarının olabileceğini düşünerek, bunların ortaya çıkarılmasını da hedefliyoruz. İşverenlerin bir takım mali yükümlülükler sebebiyle basın emekçilerini farklı bir kategoride çalıştırmak istemeleri büyük mağduriyetler yaşanmasına sebep oluyor. Değil Basın Kanunu, birçok çalışan kayıt dışı çalıştırılabiliyor. Basın Kanunu’na almadan çalıştırmanın ötesinde sigortasız, kayıt dışı çalıştırılan basın emekçileri var. Düşük maaşlarda görevlerini yapan basın emekçileri o maaşlarını alabilmekte bile zorluk çekebiliyorlar. Basın Kanunu’nun getirdiği ilave imkanları yük olarak gören bu anlayışın ürettiği sorunları gayet iyi biliyoruz ve bu konunun tüm boyutlarıyla ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Elbette sermaye düşmanlığı yapmak doğru bir yol değildir. İşverenlerin istihdam imkanları sayesinde arkadaşlarımız ekmeklerini temin ediyorlar. Bu yüzden bizim bu çalışmaları yapmaktaki amacımız, çalışanlar üzerinden işverene örtülü bir mesaj göndermek değil. Bizzat çalışanı ve işvereniyle daha sağlıklı bir medya düzenini nasıl oluşturabiliriz. Bunu ele almak, her açıdan güçlü, sağlıklı şirketlerin varlığı sektörün de sağlıklı işlemesinin garantisi olacaktır. Hükümet olarak nasıl ki diğer iş kollarında güçlü bir özel sektör varlığı için mücadele ediyor, bu konuda düzenlemelere gidiyorsak medya sektöründe de önceliğimiz güçlü bir özel sektörün varlığıdır, hatta yerli sermayenin yanı sıra uluslararası sermayenin medya sektörüne yatırım yapmasını önemsiyoruz. Bu konuda RTÜK Yasası’nda değişikliğe gitmiştik ve yabancı sermaye payını arttırmıştık. Ama tüm bu imkanlar basın emekçilerinin lehine şekilde seferber edilmek durumundadır. Yani insan eziliyorsa, insan faktörü devre dışı kalıyorsa ondan sonra sermayenin, diğer şeyler birbirini tamamlayan şeyler. Ama önce insan demek durumundayız ve emekçilerin şartlarını öncelikle değerlendirmek durumundayız. Bu sadece bir iş kapısı, bir kazanç meselesi değil. Gazeteci dediğimiz insan topluluğu fikirsel ve zihinsel bir iş yapıyor. Bu yüzden onun başka bu tür ekonomik problemlerle çok fazla boğuşmaması gerekiyor. Katılımcıların sunacağı görüşlerle nihai çalışmamızın içeriğini belirleyeceğiz. Aynı zamanda dünyada ne tür gelişmeler oluyor, diğer ülkeler bu sorunlarla nasıl başa çıkıyorlar, ne tür düzenlemeler yapıyorlar. Bu konuda akademik olarak bu süreçleri takip ediyoruz. Bu sürecin sonucunda işvereni ve çalışanı ile tüm medya sektörünün sorunlarını çözecek bir yasayı çıkarmaya muvaffak oluruz. Bu konuda söyleyecek sözü olan kim varsa herkesi dinlemeye hazırız. Katılımcıların, uzmanların görüşleri alınacak daha sonra çalışmalar devam edecek. Bunun neticesinde ortaya çıkan taslağı ele alacağız ve Meclis’in gündemine taşıyacağız.”
KARAKAYA: “TÜRKİYE MEDYA VERİ TABANINI KURMA VE GÜNCELLİĞİNİ SAĞLAMA ÇALIŞMALARINA BAŞLADIK”
BYEGM Genel Müdürü Murat Karakaya ise, basına yapılan kurumsal desteklerin tam anlamıyla yerini bulabilmesi için gazetecinin çalışma şartlarının da iyileştirilmesi gerektiğini söyleyerek, “Sağlıklı ve güçlü bir basının var olabilmesi için gazetecilerin iş hukukundan doğan hakları korunmalı, piyasa ilişkileri içerisindeki teminatsız statüleri ortadan kaldırılmalıdır” diye konuştu.
2004’te sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının büyük katılımı ve siyasal partilerin mutabakatı ile yeni bir Basın Kanunu’nun hazırlanarak yürürlüğe konulduğunu belirten Karakaya, sektör çalışanlarıyla ortak yürütülen çalışmalar neticesinde internet medyasının da Basın Kanunu kapsamına alınmasının sağlandığını ve basın kartları, akreditasyon, resmi ilan gibi imkanlardan faydalanabilmelerinin önünü açacak kanun tasarısının TBMM Genel Kurulu’na sevkinin sağlandığını dile getirdi.
Basın kartı başvurularında elektronik sisteme geçiş sağlandığını, gazetecilerin üzerindeki bürokratik iş yükünün büyük oranda azaltıldığını vurgulayan Karakaya, Temmuz 2013’te yapılan yasa değişikliğiyle Türkiye Medya Veri Tabanı’nı kurmak ve güncelliğini sağlamak hususunun BYEGM’nin görevleri arasına girdiğini, bu gelişme ile medya veri tabanı çalışmalarına başlandığını açıkladı. Karakaya, bu çalışmayla da medya mensupları ve kuruluşlarının kamu ile ilişkilerini tek bir portal üzerinden online olarak yürütebilmesinin amaçlandığını ifade ederek, Türkiye Medya Veri Tabanı’nın basın mensuplarının haklarının korunması noktasında da önemli bir rol üstleneceğini belirtti.
(İHA)